ru24.pro
Önce Vatan
Ноябрь
2024
1 2 3 4 5 6 7 8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30

GAZİ ÖĞRETMEN ( 8 )

0

Gazi Öğretmenin çocukluğundan hatırladığı o kadar çok oyun ve anısı varmış ki…

Çelik- çomak oyunu mu dersiniz, cıngırtlak oyunu mu dersiniz, kale dikmesi oyunu mu dersiniz, arası kesti (çom)oyunu mu dersiniz, beş taş oyunu mu dersiniz, birlim - ikilim - üçlüm oyunu mu dersiniz, çellik oyunu mu dersiniz, mendil kapmaca oyunu mu dersiniz, 3 taş oyunu mu dersiniz, 9 taş oyunu mu dersiniz, 12 taş oyunu mu dersiniz, karpuzun yarısından ve ekki’lerden yapılan arabacık oyunu mu dersiniz, körebe oyunu mu dersiniz, birdirbir oyunu mu dersiniz, saklambaç oyunu mu dersiniz, cimci oyunu mu dersiniz, peşkir oyunu mu dersiniz, ip atlama oyunu mu dersiniz, deniz kıyısında kumdan yapılan savaşçılık oyunu mu dersiniz…

Ne derseniz deyiniz 6 yaşına yani İlkokula başlayıncaya kadar ve ilkokul yıllarında 12 yaşına gelinceye kadar yöresinde oynanan bütün oyunları yaşına uygun şekilde yaşıtlarıyla birlikte oynamış, oynamış, oynamış…

Yazın yaylaya gittikleri zaman en çok oynadıkları oyunlardan biri “Cıngırtlak” oyunu imiş…

“Cıngırtlak” oyunu için dağdan sedir (katran) ağacı veya Ladin (iledin) ağacı bulurlarmış…

Bu ağaç genelde çobanlar tarafından keçiler için kesilen “toru” ile büyük ağaç arası yaklaşık 7-8 metre uzunluğunda dalları kurumuş bir ağaç olurmuş…

Yine “sübelek “denilen 1 - 1,5 metrelik başka bir ağaç daha bulurlarmış…

Ağırlık ayarlaması yaparak iki tarafın ağırlığı eşit olacak şekilde cıngırtlak için ayarlanan ağacın orta yerine “sübelek”e girecek şekilde bir delik açarlarmış…

“Sübelek”in uç tarafını da “cıngırtlak”a girecek şekilde sivriltirlermiş…

“Sübelek”i çimenlikli düz bir arazi üzerine sağlam ve yıkılmayacak şekilde dikerlermiş…

Cıngırtlak’ın ortasına açtıkları delik içerisine taze tereyağı ve Meşe’den yapılmış kömür koyar, sübelek’in üstüne yerleştirirlermiş…

Cıngırtlağın kalın tarafına kiloca biraz ağır olan, ince tarafına kiloca hafif olanlar biner ve ayaklarını yere vurarak hızlı bir şekilde dönerlermiş…

Cıngırtlağın ince tarafına binen daha çok havalanırmış…Cıngırtlaktan çıkan ses onlara adeta ninni gibi gelirmiş…

“Kale dikmesi” oyunu da çocukluğunda oynadıkları yöreye ait oyunlardan biriymiş…

Kale dikmesi 2 kişi ya 4 kişi ya da daha fazla çift kişi arasında oynanırmış…

Bu oyun için her grup ince ve düzgün 3’er adet “say” bulur ve yarımşar metre aralıklarla bu sayları pek sağlam olmayacak şekilde yere dikerlermiş…

Her iki grubun diktiği saylar arasında elle atılan taşların ulaşabileceği mesafede uzaklık olurmuş…

Kale dikmesi oynayanlar bu sayların arkasından taş atarak karşıdaki dikili taşları yıkmaya çalışırlarmış…Kim karşıdaki sayları çabuk yıkarsa galip sayılırmış…Bu oyun biteviye devam edermiş…

Arası kesti (çom) oyunu da onlar için çok eğlenceli bir oyun türüymüş…

Bilinen bu oyun türü yaylada askerliğini yapmış evli barklı kişiler arasında bile oynanırmış…

“Çillik” oyunu da düz arazide oynadıkları bir oyun türüymüş…

Çelik oyununda yan - yana konan iki taş olurmuş…Taşların üzerine konacak şekilde uçları sivri “mit” tabir edilen 25 - 30 santimlik yuvarlak kalınca bir çöp ayarlanırmış…

Oyuncuların elinde 1’er metrelik oklava tipinde sopa bulunurmuş…

Oyunun kuralları da şöyleymiş;

“Mit”, yan yana konan taşların üzerine konacak…Oyuncu “mit”i alttan hızlı bir şekilde en uzağa atmaya çalışacak…

Karşıdaki oyuncular “mit”i tutmaya çalışacak…Tutabilirlerse “mit”i atan yanacak…El öbürüne geçecek…

Tutamazlarsa “mit” atılan noktaya en yakın yere ulaştırılmaya çalışılacak…Eğer “mit” sopadan daha az bir mesafede taşın yanına düşerse “mit”i atan yanmış sayılacak…

Gelen “mit”e, miti atan sopayla vurabilirse ilk atılan yerle “mit”in düştüğü yer sopayla ölçülecek…Bu atış “mit”i atan yanıncaya kadar devam edecek…

El değiştire-değiştire oyunun sonuna gelinecek…Kim çok sayı almışsa o galip sayılacak…Bu da en güzel oyunlarından biriymiş…

Gazi Öğretmenin hiç unutamadığı çocukluğunu süsleyen oyunların bir kısmı da oturarak oynadıkları oyunları, belli bir noktada durarak oynadıkları oyunlarıymış…

5 taş oyunu, 3 – 9 - 12 taş oyunları, cimci, mendil - peşkir kapmaca oyunları, birlim - ikilim - üçlüm oyunu bu oyunlardan bazılarıymış…

“ 5 taş “oyunu yuvarlak irice 5 taş ile oynanırmış…Oyuncular karşılıklı otururlar ve Kur’a ile ilk başlayacak olan belirlenirmiş…

Oyuna ilk başlayan eliyle taşları havaya atar ve elinin tersinden birbirine uzak mesafeye gidecek şekilde taşları serpiştirirmiş…

Yerde bulunan birbirine en yakın taşlardan birini alır, havaya atar, yerdeki diğer taşlara dokunmadan öbür taşın birini de almaya çalışırmış. 2 , 3 , 4 hepsine aldığı zaman, 2’inci “el”e geçemiş…

İkinci elde 2’şer, 3’üncü elde 1 -3 şeklinde, 4’üncü elde 1 - 4 şeklinde taşları almaya çalışırmış. Tabii 1 tanesini havaya atarak…

Sonra 5 taşı avucunun içine alır 1’ini havaya, 4’ünü yere koyarmış. Tekrar onu yerden almaya çalışırmış…

Baş parmakla yanındaki üst - üste koyduğu 2 parmağı yere koyar oyunun kurallarına göre yere attığı taşlardan birini alır diğerlerini 3’er seferde parmak aralarından arkaya göndermeye çalışırmış…

Sonra 5 taşı avucunun içiyle havaya atar, elinin arkasına toplamaya çalışır, toplananları kapar, sayar ve kim çok taş kapabilmişse birinci olurmuş…

“ 3 taş ” oyunu yere çizilen kare ve arasına çizilen 2 çizgiyle ortaya konan bir şekil üzerinde 3 + 3 şeklindeki taşlarla oynanırmış…

“ 9 taş ” oyunu iç içe çizilmiş 3 aynı kare ve bu kareleri ortasından birleştiren çizgiyle oluşturulan şekil üzerinde birbirine benzemeyen 9 + 9 taşla oynanan bir oyun türüymüş…

“ 12 ta ş” oyunu 9 taş için hazırlanan şekli köşelerinden de birleştiren çizgiyle oluşturulan şekil üzerinde 12 + 12 taşla oynanan bir oyun türüymüş…

3 – 5 – 9 - 12 taş oyunlarını kiminle oynasın Gazi Öğretmen kazanırmış…

“ Cimci” oyununda ise nedense en çok Gazi Öğretmenin avucunun arkası kızarırmış…

“ Mendil - Peşkir kapma ‘’ oyunu da çok zevkli bir oyun türüymüş…

Gazi Öğretmenin çocukluk yılları genelde bu şekilde dolu-dolu geçen mutlu yıllarmış…

( devam edecek )