EZBERSİZ EĞİTİM NEDİR?
Geçen yazımızda EZBER eğitimi irdelemiş ve özet olarak bu yaklaşımın zihin atölyesine beceri sağlamadığını belirtmiştik.
Gelişmiş sistemlerde, zihinsel beceri sağlamayan hiçbir etkinlik artık eğitim sayılmamaktadır.
Bu açık gerçeğe rağmen, ülke olarak hala ezber eğitime devam etmekteyiz. Ve ezber eğitime devam ettiğimiz için;
· Çocuklarımız sisteme cıvıl cıvıl girmekte, preslenmiş gibi çıkmaktadır!
· Hem ülke kaynaklarını boşa harcamakta hem de çocuklarımızın ve öğretmenlerimiz emeğini heba etmekteyiz!
· Sınavlarda sıfır çekenlerin sayısının her yıl giderek artmasına neden olmaktayız!
· İnsanımızın yüksek teknoloji üretme yolunu kapatmaktayız.
Gerçekten de hemen her çocuğumuz okula başlarken, tabir yerindeyse cin gibidir. Ancak, okul hayatını tamamladığında, yaşama sevinci tükenmiş, kalıplarla düşünmeye mahkûm edilmiş, analitik düşünme, akıl yürütme, sorun çözme, iletişim kurma gibi daha pek çok beceriden yoksun bırakılmış, sıradan bir insan olarak karşımıza gelmektedir.
Eğitim girdisi ile çıktı arasındaki bu kahredici fark asla çocuklarımızın ve insanımızın kusuru değildir. Bu acı tablonun tek nedeni, uyguladığımız ezber eğitim sistemidir.
BU DÖNGÜDEN NASIL ÇIKARIZ?
Bu döngüden çıkmanın yolu vakit kaybetmeden EZBERSİZ eğitime geçmektir.
EZBERSİZ EĞİTİM yaparak yaşayarak öğrenmedir. Yaparak yaşayarak öğrenme, bütün öğrenme kuramlarının üzerinde birleştiği bilimsel bir yaklaşımıdır. Çünkü bu öğrenme biçiminde bütün etkinlikler yaşantı temelli olduğu için, öğrenmeler hem nitelikli hem de kalıcı olmaktadır.
Öğrenme yaşantı temelli olduğunda öğrenciler her etkinliğe yüksek motivasyonla ve ilgi duyarak katılır. Böylece her etkinliğin sonunda zihinsel becerilerine yenilerini eklemiş olurlar.
HEPİMİZ, EZBERİN KURBANLARIYIZ!
Farkında olmasak da aslında hepimiz ezber eğitim kurbanlarıyız. Bu köhne sistemin çarklarında öğütülmemiş olsaydık, bugün her birimiz bulunduğumuz noktanın çok ilerisinde olurduk. Aynı şekilde bu Cennet vatanımız da çok daha yaşanır durumda olurdu!
Bu nedenle başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere, öğretmenlerimizden velilere kadar, sistemin bütün bileşenleriyle bu köhne, bu ezberci, bu çağ dışı eğitim sistemini sil baştan yenilemeliyiz. Değilse, pırıl pırıl çocuklarımızın sıradanlaşmasına hizmet etmiş oluruz. Sıradan insan varlığıyla da ülke olarak küme düşmemiz kaçınılmaz olur.
ÖNCE, İNSANIN EĞİTİM İHTİYACINI DOĞRU ALGILAMALIYIZ
21. yüzyıl beceri ve değerleri denildiğinde, kimi eğitimciler bunun akademik öğrenmelerden bağımsız, hatta önemsiz olduğu düşünmektedir. Bu derin bir yanılgıdır. Sözü edilen bu yeterlikler, günümüzde hayatı yönetmek için ekmek gibi, su gibi temel bir ihtiyaç haline gelmiştir. Esasen gelişmiş eğitim sistemlerinde, akademik öğrenmelerin nihai amacı da, yaşamın gerektirdiği beceri ve değerleri sağlamaktır. Değilse, yaşama katkı yapmayan, zihinsel becerileri desteklemeyen bilgi, günümüzde yük olmaktan başka ne işe yarar? Kaldı ki, teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgi, zaten en kolay erişilen orta malı durumundadır.
Bu bağlamda asıl önemli olan bilgiye ulaşmak değil, ulaşılan bilginin zihin atölyemizde işlenerek beceri ve değerlere dönüştürülmesidir. 21. yüzyıl beceri ve değerleri dediğimiz şey tam da bu.
NE YAPMALIYIZ?
Yapılacak şey, eğitimdeki küresel değişime seyirci kalmamaktır. Çünkü, gelişmiş toplumlar çocuklarını 21. yüzyıl beceri ve değerleriyle donatarak aramızdaki farkı giderek açmaktadır.
Elbette ülkemizde de bu becerileri kazandırmaya ilişkin sınırlı da olsa bazı okullarda çalışmalar yapılmaktadır. Ancak, ezbersiz eğitim bir sistem sorunudur. Lokal ve bireysel çalışmalarla üstesinden gelinecek bir iş değildir.
Var olan durumu değiştirmek imkânsız değildir. Bunun için her kademede akademisyeninden öğretmenine kadar çok sayıda yetişmiş insanım vardır. Yeter ki karar verilsin.
Yapılacak çalışmaların doğru şekilde ilerlemesi için:
1)Millî Eğitim Bakanlığı’nın bütün öğretim programlarını EZBERSİZ eğitim formatında yeniden hazırlamalıdır.
2) MEB, yaptığı hizmet içi eğitim çalışmalarıyla tüm öğretmenlerde köklü bir paradigma değişikliği sağlamalıdır.
3) Öğretmen yetiştiren kurumlar EZBERSİZ EĞİTİM anlayışına göre yeniden yapılandırılmalıdır.
4) Millî Eğitim Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanları ve tüm yöneticiler siyaset üstü olmalıdır.
5) Bütün yurttaşlar “MİLLÎ EĞİTİM” duygusuyla bilinçlendirilmelidir.
Bunun dışındaki her çırpınış nafiledir ve çocuklarımızın geleceğini çalmaktan başka bir anlam ifade etmez. Çocuklarımızın geleceğini çalmak ise, ülkemizin geleceğini çalmaktır!