ru24.pro
Önce Vatan
Сентябрь
2024
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25
26
27
28
29
30

NARİN‘SİZ BİR GÜNE NARİN İLE

0

Nasıl başlanır ki: Sadece içimden Narin demek ve Narin yazmak geliyor.Hayatımızın en kırılgan ismi en dayanılmaz söylemi ve duygusu oldu Narin…

Çocuklar, ailesiyle iç içe geçmiş bir ilişkiler ağına sahip.Aile grubunun bakıma korunmaya barınmaya sevgiye muhtaç en savunmasız üyeleri onlar.Narin ince boyunları,incecik kırılgan kemikleri,küçücük kalpleriyle, elleriyle, dizleriyle devasa büyüklükteki kötülüğün ve karanlığın can alıcı elleri arasında can veriyorlar.

Bu vatan toprakları üzerinde doğan her çocuk öncelikli olarak yaşama hakkına sahiptir ve bu ülkenin çocuğudur.Her çocuk kirlilikten,çöküntü ve kaoslardan korunmak durumunda. Görülüyor ki bazen anne babasından birinci derece aile yakınlarından bile.

 Kötülüğün ne  vicdanı, ne kan bağı ne  can bağı var! Kötülüğün genetiği yok!

Yakın zamanda vicdanımızı derinden yaralayan bir olay yaşandı.Hepimizin bildiği gibi Diyarbakır‘ın Tavşantepe Köyü'nde 21 Ağustos'ta 8 yaşındaki Narin GÜRAN isminde bir kız çocuğu kaybolmuştu.Yalnız bu bir kayıp değildi.Narin bir cinayete kurban gitmişti. Neden diye soranlardan olmayacağım? 8 yaşında bir çocuğun canına kastetmek hastalıklı ve kirli his ve amaca yönelik olablir ancak.Maalesef ki Narin’in 8 Eylül'de cansız bedeni Eğertutmaz Deresi'ne  bir torba içinde bulundu.

Umut ettik  Narin’in nefes aldığını.Umut ettik koşacağını.Çantasını takıp okul yolunu tutacağını,Umut ettik büyüyeceğini.Hep umut deriz ya.Umut ne denli hayat doluymuş meğer,umut çok güzel duyguları barındırıyormuş.Umut  ne  dilsizmiş meğer,Ağacı böceği suyu balığı sustu. Rüzgarı sustu,Güneş bile karanlıkta bıraktı gündüzleri.Her yer zifiri...

Narinimizi örgütlü bir kötülüğe kurban verdiğimizi öğreneli kanımız titriyor.Bu ifade cümlesini çok aradım o kadar güç ki söze dökmek.Onu Ülke olarak kaybolduğu günden beri hepimiz  aradık.Ürken,korkan , yalnız bir başına kalan o küçücük kız çocuğunu bulmak istedik.Aklımız kulağımız Narindeydi.Hiç mi bir haber alımazdı ki? Karıncayla, ağaçla, dağla, taşla, toprakla konuşmak ister mi insan? İstermiş.Nafile…

Başka Narinlere kimsenin el sürmeye cesaret edemeyeceği bir dünya ve ülke düzeni, Çocukların doğunca büyüyebileceği  bir yaşam  hakkımız değil mi? Cezaların ağırlaştırılması ciddi caydırıcıların olması gerektiğini söylemem işe yarar mı bilmiyorum.Bu acılar yaşandı, yaşanıyor, peki yaşanmaya devam edecek mi?

Narin bize bir çok şeyi gözden geçirmemizi  işaret etti:

Toplumsallaşamamış, iç içe geçmis kabile anlayışını ve pervasız çeşitli gücün kaynağını sosyolojik olarak değerlendirmemizi.Sadece bu değil bu yaşananların sosyo-ekonomik ve de psikolojik açıdan da doğru okuma yapmamızın  gerekliliğini ortaya koyuyor.

Kamunun gücününün ülkenin her yerinde  daha fazla hissedilir olmasına, bazı bölgelerde güç istenci oluşturan kişi ya da zümrelerin suç unsurlarını oluşturmalarını ve bu unsurları yok etme yollarının önceden kapatılması hususu oldukça önemli.Ayrıca kamusal temsillerin takibi ve temsillerin halka daha fazla teması önleyici bazı durumların önüne geçebilir mi ? Bir çok konu üzerine kafalarımızı yormamızın gerektiği işaretiyle …

Kötülüğün ırkı yok, cografyası yok!

Yaşanılası bir dünya için ,bir ülke için. Kötülükle hep birlikte mücadele etmenin yollarını bulmak ve ortak bir söz vermek zorundayız. SÖZ MÜ?