ru24.pro
Önce Vatan
Июнь
2024

10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (133)

0

Abdullah Öcalan'ın Yargılanma Süreci:

P.K.K Terör Örgütünün lideri, İstihbarat görevlilerimiz tarafından yurt dışında gerçekleştirilen başarılı bir operasyon sonucunda Türkiye'ye getirildikten sonra, 31 Mayıs 1999 tarihinde İmralı arasında kurulan Devlet Güvenlik Mahkemesinde; "Devletin birliğini bozmak ve devletin hâkimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını, devlet iradesinden ayırmaya kalkışmak" suçundan yargılanmaya başlanmıştır.

Abdullah Öcalan; İmralı'daki yargılanması sürecinde vermiş olduğu ifade de; "P.K.K örgütünü kendisinin kurduğunu, örgütü sevk ve idare ettiğini, yakalandığı ana kadar, örgütün kendi liderliği ve komutası altında faaliyetlerini sürdürdüğünü" itiraf etmiştir.

29 Haziran 1999 tarihinde Abdullah Öcalan, oy birliğiyle idama mahkûm edilmiş olup, mahkemenin vermiş olduğu bu karar, Yargıtay süreci sonrasında 9'ncu Ceza Dairesince de onaylanmıştır.

Yargıtay 9'ncu dairesinin gerekçeli kararında; 'Öcalan'ın eylemlerinin şiddeti, yoğunluğu ve sürekliliği içinde bebek, çocuk, ihtiyar ve kadınların da bulunduğu binlerce insanın öldürülmüş olması ve ülke genelinde, ciddi tehlike oluşturması nedeniyle; Türk Ceza Kanunu'nun 59'ncu maddesinde düzenlenen ceza sorumluluğu kaldıran veya azaltan nedenlerden yararlandırılmamasına karar vermiştir.

Öcalan'ın Yargılama Sürecinde Vermiş Olduğu İfadelerin Özeti:

Abdullah Öcalan, mahkemeye vermiş olduğu ilk ifade de; yakalandıktan sonra kötü muameleye maruz kalmadığını söylemiş  ve P.K.K'nın ölümüne neden olduğu insanlardan özür dileyerek; sonrasındaki ifadesinde ise; P.K.K'nın 140 ayrı ülkeden destek gördüğünü, eğer idam edilecek olursa pek çok kan döküleceğini, canı bağışlanacak olursa, çatışmaları bitirmeye çalışacağını belirtmiştir. Bu davada Öcalan'ın, Türk Vatandaşı olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve onun ceza kanunu tanıdığını ve savunmasının hukuki değil siyasi olacağını belirtmesi de çarpıcı olmuştur.

Örgüt'ün Lideri Abdullah Öcalan'ın Almış Olduğu Ömür Boyu Hapis Cezası Sonrasında P.K.K'nın faaliyetleri:
P.K.K özellikle Güneydoğu Anadolu'da yeterli halk desteğini arkasında bulamayınca (ki terör faaliyetlerin giriştiği ülkemiz genelinde, güvenlik güçlerimiz karşısında 20.000 civarında kayıp vermiştir.) sınır ötesine yerleşmeye çalışmıştır. Bu amaçla uzun süre Suriye'de yapılanmaya çalışmışsa da, 1998 yılında Öcalan'ın bu ülkeden çıkarılması nedeniyle bu yapılanmaya muvaffak olamamıştır.

Aslında 1990 yılından beri Kuzey Irak'a yerleşen P.K.K; Amerika'nın 2003 yılında Kuzey Irak'ı işgal etmesi sırasında bölgede oluşan otorite boşluğunu iyi değerlendirerek, geniş bir güç boşluğu yakalamıştır. Kandil Dağı ve çevresine yerleşen P.K.K'nın bu bölgede 10'dan fazla kamp bölgesi vardır. A.B.D Irak'ı işgal ederken, bu kampları kaldıracağı sözünü vermiş; Bağdat yönetimi ile Yerel Kürt Yönetimi de P.K.K'nın bu bölgedeki faaliyetlerine izin vermeyeceklerini açıklamışlardır.

Ancak ilerleyen zaman, bunun böyle olmadığı göstermiş, bölgenin yönetimini ellerinde bulunduran, bu güçlerin her üçü de, P.K.K'yı bu bölgeden sökmeye güçlerinin yetmediğini ima etmişlerdir. Özellikle Yerel Kürt Yönetimi lideri Barzani'nin adamları, P.K.K'nın bölgeye yerleşmesi ve faaliyetlerine mani olmanın tam tersine, onlara silah da sağlamışlardır. Yine bu dönemde Amerika'nın darmadağın ettiği Irak ordusunun silahları P.K.K'nın eline geçmiş ve bu silahlarla güçlenen P.K.K'nın Türkiye'ye yönelik eylemlerinde artış olmuştur.

P.K.K'nın Irak'taki otorite boşluğunu kullanmasına, bu bölgede yapılanmasına göz yumulmasına en çarpıcı örnek; 2006 yılının Temmuz ayında Türkiye'nin Irak Büyükelçiliğine 500 metre mesafede ve propaganda amaçlı açılan, 'Öcalan Kültür Merkezi'dir. Türkiye bu propaganda merkezinin kapatılması için nota vermiş olmasına rağmen, Amerikalılardan gelen yanıt hayli ilginç olmuştur: "Biz böyle bir merkez görmedik." 

Temmuz 2006'da Türkiye'nin Irak'ta bulunan P.K.K kampları konusundaki tepkileri zirveye çıkmış, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu kampları ortadan kaldırmak amacıyla gerekirse sınır ötesi operasyonun tek taraflı yapılacağını açıklamıştır.

Bu tepkiye rağmen bir hafta içinde P.K.K terörüne verilen şehit sayısı 15'e çıkmıştır. Hükümetin bu uyarısı Dışİşleri Bakanlığı ve diğer kanallardan da tekrarlanıp, verilen bu sert tepkiler üzerine; A.B.D Başkanı George W. Bush ve Amerikan Dışİşleri Bakanı Rice; P.K.K'ya karşı gerekenin yapılacağını söylemiştir.