İSRAİL BU SAVAŞI KAZANABİLİR Mİ? -4
İsrail’in Gazze harekâtı harp prensiplerine uygun mu?
Psikolojik olarak savaşta kin üretmek, sınırsız güç kullanmak, vahşi katliamlar yapmak halkı ölümüne mukavemete zorlar ve nihai olarak zafer kazanmayı imkânsız hale getirebilir. İsrail’in kurulduğu günden bu yana yaptığı budur. 1948’den bu güne İsrail, insani usullerle bölgeye yerleşmeye, komşu devletlerle iyi geçinmeye, bölgeye sermaye ve teknoloji getirmeye, üretim üssü olmaya ve aranan komşu olmaya niyeti yoktur. Varsa yoksa İsrail’in güvenliği kavramı ile insanlığı aldatmaya! Paranoya yaratmaya devam ediyor. Bu kavrama inanç o kadar kökleşmiştir ki, o kadar korkakçadır ki; bölge ülkelerinin hiç birinin ateş gücü İsrail’in nükleer ve klasik cephanesi ile mukayese dahi edilemez! Ama İsrail güvende değil! Bu nasıl oluyor?
İsrail’in Gazze halkı ile yaptığı bu son savaşta ileri sürdüğü gerekçe; 6 Ekim’de Hamas saldırdı. Asker sivil 1200 kişiyi öldürdü. 250 ye yakın insanımızı kaçırdı tezidir. Hâlbuki 6 Ekim’in İsrail kışkırtması (provokasyonu) olduğu, Hamas’ı saldırmaya Netanyahu’nun kışkırttığı, bölgede bulunan sivil halkın İsrail helikopterleri tarafından açılan ateşle öldürüldüğü video kayıtlarıyla ortaya çıktı. Hamas’ın beşikteki bebeklere ateş açtığı, kadınlara tecavüz ettiği senaryoların tamamen düzmece olduğu; yalanın- iftiranın Yahudi karakterinin mütemmim cüzi olduğu anlaşıldı. Aslında Netanyahu’nun hedefinin, Gazze halkını korkutarak şehri terk etmeye, terk etmeyenleri öldürerek Gazze’yi boşaltmak için gerekçeye ihtiyacı olduğu anlaşıldı. Zaten yayınladıkları videolarda tünellere su basacaklarını, şehri kısa zamanda ele geçireceklerini boşaltılan yerlere yeni yerleşim yerleri açacaklarını, lüks villalar yapacaklarını, bu villaların palmiye ormanları içinde enfes tatil köyleri olacağını bütün dünyaya bildirdiler. Satış fiyatlarını bile yayınladılar!
Aslında Netanyahu, Ariel Şaron’un kötü taklitçiliğine soyunarak onun yapamadığını yapmaya Ben Gurion’ın vasiyetini yerine getirmeye karar vermiştir. Bilindiği üzere, Moşe Dayan 1956’da Gazze’yi ele geçirdiğinde durumu Ben Gurion’a bildirmiş, aferin beklerken azar işitmiştir: “Gazze’yi insanlarıyla değil, insansız istiyorum; Galileyi’de öyle”… İşte Netanyahu kafası bu kafadır.
Savaşın gerçek hedefi düşman saydığın halkı topyekûn imha etmek olursa bu savaşı hiçbir zaman kazanamazsınız! Geçtiğimiz 75 senede İsrail’in girdiği bütün savaşların temel hedefi savaşı kazanmak değil sivil halkı imha etmek olmuştur. Harbin birinci prensibi hedef prensibidir. Hedef prensibinin temeli düşman silahlı kuvvetlerini imha etmek, direnme gücünü kırmak, savaşma azim ve kararlılığını yok ederek teslim olmaya zorlamaktır. Bunun temeli savaşanlara karşı daha şiddetle savaşmak, teslim olanlara iyi muamele etmektir. İsrail ne yapıyor? Ölümcül bombardımanlar yapıyor, devasa silahları silahsız sivil halkın tepesine atıyor. Her noktaya ölüm yağdırıyor. Savaş hukukunu hiçe sayıyor: İbadethaneleri, okulları, hastaneleri, sivil halkı, sığınmaya zorladığı kampları ve Birleşmiş Milletlerin kurduğu yardım tesislerini vuruyor. Halka dövüşmekten direnmekten başka yol kalmıyor. Hatta çoluk çocuğu katlederken ne diyor: Bunlar büyüseydi Hamas’a katılacaktı! Direnişi kaynağından kurutuyoruz. Bu mantık hiçbir orduya zafer kazandırmaz. Bu mantık başarıya ulaşsa bile maliyeti mağlup ettiklerinden daha az olmaz.
Geçtiğimiz günlerde ABD sözcüsü Miller, "İsrail'in Filistinli sivilleri vurmaya hakkı var" açıklaması yaptı. Bu açıklama İsrail'in sivil katliamı yaparak savaş suçu işlediğinin ve ABD'nin silah göndererek bu suça ortak olduğunun itirafıdır! Aynı zamanda İsrail’in böyle yapmasının savaş ahlakı olduğunun tespitidir.
Evet, tarihte Osmanlı ve Selçuklu Bizans’a karşı büyük zaferler kazanarak Anadolu’ya yerleşmiştir. Bu zaferlerin kazanılmasından 6 asır sonra bile İstanbul ve Anadolu’da ciddi oranda Rum nüfus bulunuyordu. Yunanlı düşünür Dimitri Kiçikis Osmanlı Devleti için “Türk –Yunan Federasyonu“ adını verebiliyordu. Fatih devrinin birçok asker ve devlet adamının Rum asıllı olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla düşmanı yendikten sonra süngünün üstünde oturmaya devam edemezsiniz. Zaten büyük milletlerle küçük milletlerin farkı budur.
Demek ki savaş kazanmanın mantığı ezici askeri güç kullanmak ve bu gücü en insafsız şekilde cepheye yayarak halkı imha etmek için teksif etmek değilmiş! Kaldı ki İsrail’in “vaat edilmiş topraklar masalı” hak kavramının, haklı savaş kavramının kökten istismarı ve Allah’a iftira atmanın en alçakça ifadesidir. Şunu söylemek istiyorum: Haksız olduğunuz savaşı kazanamazsınız. Bir halkı topyekûn imhaya yönelerek, sınırsız silah gücüne dayanarak yok edemezsiniz. Direnişi tetikler direnişi derinleştirerek kendinizi süngünün üstünde oturmaya zorlarsınız.
Bir defa İsrail’in topyekûn imha politikası harp prensiplerine aykırıdır, yanlıştır. Başarıya ulaşmasının imkân ve ihtimali yoktur. Ama o kadar şımarmışlar ki, bütün dünyayı hiçe sayarak topyekûn imha politikasını zafere ulaştırmaya çalışıyorlar!
"Gazze'ye atom bombası atılmalı” açıklamasıyla bilinen İsrailli siyasetçi Moshe Feiglin'in asker olan torununu Gazze'de Kassam Tugayları öldürdü. Bu manyak Siyonist bilmez mi ki Gazze ile Hiroşima bir değil. Gazze'ye atılacak atom bombası İsrail'i de etkisi altına alır. Radyasyon kirliliği İsrail’i de yaşanmaz hale getirir. Benzer ifadeleri İsrail’in Güvenlik Bakanı olan İtimar Ben Gvir’de söylüyor. Düşününüz böyle manyaklarca idare edilen bir terör üssü, İslam coğrafyasının göbeğinde 75 seneden beri var olmaya bölge halklarına kan kusturmaya devam ediyor. Artık buna bir son vermenin zamanı gelmiştir.
Bir de bölgede her türlü çözümü imkânsız hale getiren İsrail’in 4 prensibi var: Dört hayır
Filistin devletine hayır,
Hamas ile pazarlığa hayır,
1967 sınırlarına dönmeye hayır,
Yeni yerleşim alanlarının kaldırılmasına hayır.
Peki, çözüm nasıl olacak? Bunun cevabını da Hamâs Gazze Şeridi Lideri Yahyâ es-SİNVÂR veriyor:
-Beyaz Bayrak Çekmemiz mi gerekiyor? Biz Beyaz Bayrağı Kaldırmayacağız.
-Dünya Biz Öldürülürken; Ses Çıkarmadan Katledilmemiz İçin, Uslu Kurbanlar Olmamızı Mı Bekliyor?
-Bu İmkânsız!
-Biz Halkımızı Tüm Kuvvetimizle Savunmaya Karar Verdik.
Sonuç: Bu savaş İsrail için kazanılamaz bir savaştır. Yahudi Para Baronları ABD’nin gücünü kötüye kullanarak Amerikan halkının itibarıyla oynayarak bu haksız savaşa sınırsız destek verse de İsrail’in sonu hüsranla bitecektir. Kendileri de Karun’un akıbetine uğrayarak yerle yeksan olacaktır. Harp prensipleri çerçevesinde konuyu analiz etmeye devam edeceğiz.