ru24.pro
World News in Turkish
Январь
2025
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22
23
24
25
26
27
28
29
30
31

Batı medyasında İslamofobik söylem

0

Burak Toraman / İletişim Uzmanı


Batı medyası gündem belirlerken özellikle konu Türkler ve Müslümanlar olduğunda hayli taraflı hareket etmektedir. Batı’da İslamofobi net bir şekilde görülürken Batı medyasının da çeşitli yollarla bu konuyu çerçevelediği görülmektedir. Doğrudan İslam düşmanlığı yapmaktan ziyade dolaylı şekilde oluşturdukları söylem yapıları ile ilerlemektedir. Aslına bakılırsa bu gündem belirleme kuramının tarifine göre yapılmaktadır. Lippmann’a göre, insanların gerçeklik olarak algıladıkları çevreler ve kendilerine ait olduğunu düşündükleri düşünceler üzerinde medyanın sunduğu imgelerin ve medya tarafından sunulan gerçeklik örüntülerinin büyük bir etkisi vardır. Dış dünyanın bilgisine aracısız bir şekilde ulaşması mümkün olmayan insanlar için medya belirli anlam haritaları sunmaktadır. Gündem belirleme teorisine göre medyanın insanların “ne düşünmelerini” belirleme konusunda yeterince başarılı olmasa da “ne hakkında” düşüneceklerini belirlemede oldukça etkili olduğunu belirtmektedir. Genel olarak gündem belirleme kuramının en temel önermesi için “Medya insanlara ne düşüneceklerini değil ne hakkında düşünmeleri gerektiğini söyler” denilebilir.

İnsanlar medya ile çevrelerinde olup bitenlerin farkına varmaktadır. Daha sonrasında ise insanlar haberdar oldukları sorunlar hakkında daha fazla bilgi edinme yoluna gittikleri için etki biliş düzeyinde ortaya çıkmaktadır. En sonunda ise tutum değişikliği olmaktadır. Dördüncü aşamaya gelindiğinde davranış değişikliği görülmektedir. İnsanlar medyayı takip ederek hangi konuların önemli ve hangilerinin önemsiz olduğunu öğrenebilirler. Hangi konuların önemli olup olmadığı ise halk tarafından önceliklerin belirlenmesi açısından önemlidir. Medya, insanların aklına ilk hangi konunun geleceğini belirleme konusunda ciddi derecede etkilidir. Belirli konuları ön plana çıkarıp ya da görmezden gelerek toplumun davranış değişikliğine kadar etkilemektedir. Sadece Batı medyası değil aynı zamanda Batılı şirketlere ait olan Dijital medya ortamı da taraflı ve ideolojik hareket ederek çeşitli ötekileştirmelere gitmektedir.

İSRAİL-FİLİSTİN HABERLERİ

7 Ekim 2023 tarihinden bu yana dünya basınında İsrail ve Filistin hakkında her gün bir haber bombardımanı olduğu görülmektedir. The Washington Post, New York Times, DW, BBC gibi haber kuruluşları neredeyse ortada bir savaşın olmadığını iddia edecek düzeyde bir simülasyon ve oluşturdular.

Örneğin; The Washington Post, İsrail ve Filistin hakkında yaptığı haberlerin büyük kısmında İsrail’in güvenlik yapısı ve kaygılarını öne çıkarmaktadır. Filistinliler hakkında ise böyle bir kaygının olmadığı net bir şekilde görülmektedir.

The Washington Post’un yaptığı haberlerin bazıları şu şekildedir; “Hamas, 7 Ekim’de bariyeri aşmak için İsrail’in teknolojiye olan güvenini nasıl kullandı?”(17 Kasım 2023), “ABD ve İsrail’in büyük bir güvenilirlik sorunu var”(25 Mart 2024), “İsrail ve ABD Gazze’deki savaşın nasıl sona erdirileceği konusunda anlaşmalı”(19 Haziran 2024). Haberlerin hepsinde yer alan temel kaygı İsrail’in güvenliği ve ABD ile kurulan ilişkiler olarak görülmektedir.

The New York Times’da da benzeri bir durum görülmektedir. İsrail ve Filistin’in geçtiği haberlerde özellikle “Hamas militanları” söylemi tercih edilirken “Filistinliler”in mecbur kalmadıkça tercih edilmediği görülmektedir. Örneğin; “İsrail-Hamas Savaşı İsrail, Videonun Hamas Tünelinin Kuşatılmış Hastanenin Altında Olduğunu Gösterdiğini Söyledi”(19 Kasım 2023) başlıklı haberde İsrail’in hastane saldırısının meşrulaştırılması için doğrudan İsrailli yetkililerin paylaşımları baz alınarak haber çerçevelenmiştir. Almanya’da yayın yapan DW “Ortadoğu: Filistinlilerin Hamas algısı değişti mi?”(27 Ağustos 2024) başlıklı haberde İsrail’in bir etken olarak görülmesinden ziyade Hamas’ın Filistinliler hakkında düşüncelerine odaklanılarak esas olanın İsrail saldırıları olmadığına dikkat çekmektedir.

Ayrıca 7 Ekim 2023’den önceki haberlerde de birçok taraflı söylem görülmektedir. Özellikle BBC’nin haberlerinde Filistinliler için “öldü” söylemini tercih edilirken İsrailli askerlerin ölümünde ise öldürenin Hamas olduğu üzerinde durulmaktadır. Kısaca Filistinliler herhangi bir nedenden ötürü ölmüş gibi gösterilirken öznenin eksik bırakılması bilinçli olarak yaratılmış bir söylem yapısıdır.

İÇERİKLERİN ETKİLEŞİMİ KISITLANDI MI?

Bu sorunun cevabı olarak kesin bir şekilde evet diyebiliriz. 7 Ekim 2023’den bu yana Gazze ve Batı Şeria’daki 20 büyük Filistin haber kuruluşunun etkileşimi yüzde 77 oranında azaldı. Buna karşın aynı dönemdeki İsrail medya kuruluşları Yediot Ahronot ve İsrael Hayom’un etkileşim oranı yüzde 37 oranında artış gösterdi.

Meta şirketi herhangi bir kasıtlı karar alınmadığını belirtirken nefret söylemiyle mücadele olarak “geçici ürün ve politika önlemleri” adı altında bir içerik politikası belirlendiğini belirtti. Lakin bu politikanın açık ara baskın şekilde uygulanan kanadın Filistinlilerin olduğu net bir şekilde görülmektedir. Instagram’ın eski çalışanlarının açıklamalarına göre 7 Ekim'den bu yana Filistinli kullanıcıların yorumları daha sıkı denetlenmeye başlandı. Bu durum da haliyle Filistin yanlısı gönderilerin kısıtlanmasına karşın ağırlıklı olarak İsrail yanlısı gönderilerin gündeme gelmesi olarak görülebilir. Bütün bu olaylardan önce Meta’nın Arapça dil desteğinin kısıtlı kalmasından dolayı “Elhamdülillah” kelimesi bile hatalı çeviriden dolayı şiddet çağrısı olarak kabul ediliyordu.

MAGDEBURG SALDIRISI

20 Aralık 2024 tarihinde Magdeburg’da Yılbaşı pazarına saldırıda bulunan saldırganın 2019 yılında BBC ve FAZ gibi yayın organlarının İslamofobi’ye karşı propaganda aracı olarak kullanılması dikkat çekici. Saldırganın o dönemki haberde “ateist, eski Müslüman” gibi tanımlamalarla yer alması oldukça dikkat çekici. 2018’de FAZ’ın saldırgan ile yaptığı röportaj “Ben tarihteki en azılı-en saldırgan İslam eleştirmeniyim” başlığıyla sunulmuş. Batı medyası kendi yarattığı İslamofobi’yi beslemekte ve tanımlamalarını istediği ölçüde koymaktadır. Kendi oluşturdukları “hakikat” düzeninde kendi kahramanlarını yaratırken aynı zamanda düşmanlarının hareket alanlarını da istediği zaman istediği ölçüde çizmektedir. Magdeburg olayında olduğu gibi Batı, hiçbir sorumluluk almadan gündemi istediği doğrultuda değiştirebilirken aynı zamanda oluşturdukları hakikat simülasyonunda Batılıları bir hayli etki altında bırakmaktadır.


Gazze’nin şanlı direnişi ve İsrail’in Pirus zaferi

Vedâda kavuşmak, sürgünde hicret var