ru24.pro
World News in Turkish
Сентябрь
2024

Atatürk Bugün Yaşasaydı Türkiye İçin Ne Söylerdi?

0

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” demişti. Bu söz, Cumhuriyetin temel ilkelerine sadık kalınarak geleceğe taşınmasını isteyen bir liderin vizyonuydu. Peki, bugün yaşasaydı, Türkiye’nin hangi noktada olduğunu görseydi ne düşünürdü?

“Özgürlük ve Bağımsızlık Benim Karakterimdir”

Atatürk, özgürlüğü ve bağımsızlığı her zaman Türkiye’nin en temel taşı olarak görmüştür. Ancak bugünkü Türkiye’de, bağımsızlık anlayışının sadece dış politikada değil, aynı zamanda ekonomik, kültürel ve hukuksal boyutlarda da sınandığını söyleyebiliriz. Atatürk, “Tam bağımsızlık, ancak ekonomik bağımsızlık ile mümkündür” derken, dışa bağımlı ekonomik politikaların ülkenin egemenliğini zedeleyebileceği konusunda da açık bir uyarıda bulunmuştu. Bugün ithalata dayalı bir ekonomik yapı, artan dış borçlar ve zayıf üretim kapasitesiyle karşı karşıya olan Türkiye’de, Atatürk’ün ekonomik bağımsızlık konusunda çok sert eleştiriler yapacağı aşikardır.

“Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz” diyen Atatürk, Türkiye’nin toprak bütünlüğü konusunda asla taviz verilmemesi gerektiğini vurgulardı. Fakat günümüzde, komşu ülkelerle olan sınır sorunları ve iç güvenlik tehditleri göz önünde bulundurulduğunda, bu söylemi güncelleyerek stratejik bir savunma anlayışını güçlendirmeyi hedeflerdi.

Laiklik ve Cumhuriyet İlkesi: ‘’Fikri Hür, Vicdanı Hür, İrfanı Hür Nesiller Yetiştirmek’’

Atatürk, Cumhuriyetin temel ilkelerini laiklik ve akılcılık üzerine inşa etmiştir. “Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğünü de garanti altına almaktır” sözüyle, laiklik anlayışının sadece devlet yönetiminde değil, bireysel özgürlükler açısından da ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir. Bugün Türkiye’de, laiklik kavramı üzerindeki tartışmaların artması ve dinin siyasete olan etkisinin güçlenmesi karşısında, Atatürk’ün laikliğin korunması için çok daha sert ve tavizsiz bir duruş sergileyeceğini öngörebiliriz. Ona göre, “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” ancak ve ancak laik bir devlet düzeninde yetişebilirdi. Eğitimdeki gerileme, dini eğitimin yaygınlaşması ve bilimsel düşüncenin zayıflaması, Atatürk’ün hedeflerinden oldukça uzakta bir tablo çizer.

“Muasır Medeniyet Seviyesinin Üzerine Çıkmak”

Atatürk’ün belki de en çok dile getirdiği hedef, Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine taşımaktı. Ancak bugün, bilimsel araştırmalara ayrılan bütçenin azlığı, üniversitelerin akademik özgürlüklerinin kısıtlanması ve gençlerin ülkeden göç etmek zorunda kalması, Türkiye’nin Atatürk’ün hedeflediği ilerleme rotasından sapmış olduğunu gösteriyor. Atatürk, “Bütün ümidim gençliktedir” demiş ve gençliğin her zaman bu milletin aydınlık geleceği olduğunu vurgulamıştı. Ancak bugün, gençlerin büyük bir kısmının işsizlikle mücadele etmesi ve yurtdışına gitmeyi çözüm olarak görmesi karşısında Atatürk’ün tepkisi çok büyük olurdu. O, gençlere yeniden umut vermek, onların potansiyelini açığa çıkarmak için büyük reformlar yapardı. Belki de "Gidecek başka vatanımız yok" diyerek gençleri ülkede tutmanın önemini bir kez daha hatırlatırdı.

Kadın Hakları: ‘’Ey Kahraman Türk Kadını, Sen Yerde Sürüklenmeye Değil, Omuzlar Üstünde Göklere Yükselmeye Layıksın!’’

Atatürk, kadınların toplumsal hayatta eşit haklara sahip olması gerektiğini savunmuş, Türkiye’yi bu anlamda dünyanın birçok ülkesine örnek yapmıştır. Ancak bugün Türkiye’de kadınların maruz kaldığı eşitsizlikler, şiddet ve cinsiyet temelli ayrımcılık, Atatürk’ün kurduğu kadın hakları mücadelesinin yeterince ileriye taşınamadığını gösteriyor. Kadınların işgücüne katılım oranlarının düşük olması ve toplumsal baskıların artması, Atatürk’ün modern Türkiye vizyonuyla çelişiyor. Atatürk, “Türk kadını omuzlar üstünde göklere yükselmeye layıktır” derken, kadınların toplumsal yaşamda hak ettikleri yeri bulmaları için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini belirtirdi.

Hukuk ve Adalet: “Adalet Mülkün Temelidir”

Atatürk, adaletin devletin temel taşı olduğuna inanmış, hukuk devleti anlayışını Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli unsurlarından biri haline getirmiştir. Ancak bugünün Türkiye’sinde yargının bağımsızlığı konusundaki endişeler, hukukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmesi ve adalete olan güvenin sarsılması, Atatürk’ün hukuk reformlarına büyük önem vermesine neden olurdu. "Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır" sözüyle milletin egemenliğine vurgu yapan Atatürk, bugün hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmek için büyük adımlar atardı.

Ekonomik Bağımsızlık: “Üretmeyen Milletler Başka Milletlerin Kölesi Olur”

Atatürk, ekonomik kalkınmayı ulusal bağımsızlığın temeli olarak görmüş, tarım ve sanayiye büyük önem vermiştir. “Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça devamlı olamaz” diyen Atatürk, Türkiye’nin ekonomik sorunlarının çözümünün üretim ve sanayiye dayalı bir kalkınma modeliyle mümkün olduğunu savunurdu. Bugün Türkiye’nin ithalata dayalı ekonomik yapısını ve yerli üretimin azlığını görseydi, Atatürk, ekonomide köklü reformlar yaparak ülkeyi dışa bağımlı olmaktan kurtarmaya çalışırdı.

Atatürk’ün Işığında Bir Gelecek .....

Atatürk bugün yaşasaydı, Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunlar karşısında bir suskunluk içinde olmayacağı kesin. Onun vizyonu, halkı bilinçlendirmeye, özgür düşünceyi ve bilimi teşvik etmeye, kadın ve erkek arasındaki eşitsizlikleri gidermeye, hukukun üstünlüğünü sağlamaya ve ekonomik bağımsızlığı yeniden kazanmaya dayanırdı. Bugün Türkiye’nin yeniden bir silkinişe, Atatürk’ün vizyonuna sadık kalarak köklü bir dönüşüme ihtiyacı var.Atatürk, “Bütün ümidim gençliktedir” derken, bu ülkenin geleceğini gençlere emanet etti. Çünkü biliyoruz ki, Atatürk’ün yolundan gitmek, bu milleti her zaman daha ileriye, daha özgür ve daha güçlü yarınlara taşımaktır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve minnetle anıyoruz ....