ru24.pro
World News in Turkish
Август
2024

CUM’A SOHBETİ (6/ 09)

0

BEŞ YIL, PERDELENMİŞ, KARANLIK   DÖNEM!...

Merhum, Kemal Beyağabey, Kemal Kacar, Türkiye’nin sayılı nakit zenginlerinden birisiydi. Merhum, Peder’leri, Halil Macar’dan Aile’ye, - Kemal Kacar, Halil Kacar Aile’sinin en büyük oğullarıydı. İki erkek bir kız kardeşi vardı.- miras kalan, bütün gayrimenkulleri satmış, nakde tahvil etmişti. Sakarya, Adapazarı’nda bulunan Güneş Kiremit Fabrikasının 900 dönüm arazîsine zaman içinde imar verildiği için parsellenerek, parsel parsel satıldı. Eskişehir’deki mülk’ler, İstanbul’da, Şişli Abide-i Hürriyet Caddesi üzerinde, Ermeni Mezarlığının karşısında, birinci Çevre Yoluna cepheli, 4000 M2 Fabrika binası ve arsası, İstanbul, Fatih Laleli’de, Laleli Cami’i’nin tam karşısında, Ordu Caddesi üzerindeki 8 katlı Güneş Apartmanı, yine İstanbul Fatih, Bahçekapısı’nda, Rasimpaşa İş Hanı satılarak nakde çevrildi.Enflasyon dikkate alınarak, TL. birikimlerini, altına, dövize tahvil eder, muhafaza ederdi. Beyağabey, Bankalarla çalışmazdı, Hiçbir Banka’da hesabı yoktu, çek de kullanmazdı. Ancak, devrin, Osmanlı Bankasında, Yeni Cami yakınlarındaki, Yeni Cami Şubesinde, kiralık kasaları vardı. Beyağabay, Beyağabey gibi umûr görmüş, tacirler, pek ziyade ihtiyatlı davranırlardı. 27 Mayıs 1960 Darbesini gerçekleştirenler, bütün Türk Bankalarının kasalarını, sahiplerinin rızası olmadan açtırdılar. Kasalarda bulunan, Nukud, döviz, altın, mücevherat ve kıymetli eşya her ne varsa, kayıd dışı olarak el koydular, yağmaladılar. Ancak, Fransız Bankası Osmanlı Bankasına müdahale edemediler. Beyağabey gibi ihtiyat sahibi birisinin Osmanlı Bankasında kasa kiralamasının hikmeti de böylece anlaşılmış olmalıdır.

Beyağabey, önce enterne edildiğinde, bi’lahare de tamamen esir alındığında, Banka kasalarında, altın, döviz karşılığında 50 ilâ 60 trilyon Tl. serveti vardı. Ayrıca, yeni yeni, zuhur edecek mübrem ihtiyaçlar için, ihtiyâten, kasalarda muhafaza edilen, Beytü’l- mâle aid, önemli miktarda, döviz cinsinden meblağ bulunuyordu. Bilindiği üzere, Merhum, Beyağabey, bilâveled olduğu için birinci dereceden herhangi bir vârisi yoktu, İkinci ve üçüncü dereceden vâris’leri ise, en az, kendisi kadar zengin idiler. Hatta aralarında ba’zıları, satılan gayrimenkullerden bir kısmının bedelini nakden değil de kat karşılığı gibi verdikleri için Beyağabey’den daha zengin idiler. Hal böyleyken, ebediyyete intikalinden sonra bu miktarda bir servetin nasıl harcanacağı hususunda, Kemal Ağabey gibi, akıllı, zekî  ve müdebbir bir Zât’ın bir vasiyyet tanzim etmemesi, kabul edilemez. Vasiyetnâme’ler, ya, Kâtib-i Adl, Noterlerin kasalarında, ya güvenilir bir avukat nezdinde ya da, kendisine aid. Kiralık Banka kasasında muhafaza edilir.

Eğer, Beyağabey, bir vasiyyet tanzim etmişse, ebediyyete intikalinden sonra, böyle bir vasiyyetnâme açıklanmadığına göre, akibeti ne olmuştur? Beş yıllık müddetin, ilk iki şyılı enterne edilerek, son üç yılı da tam esir alınarak geçtiğine göre, ne vasiyyetnâme üzerine, ne büyük mikyastaki mal varlığı üzerinde ne de Beytü’l- mâl hakkında, bizzat, tasarruf imkânından mahrum edildiğine göre, kasa’ların şifreleri ve anahtarları kime, kimlere s emanet edilmişti? Rızasıyla değilse, kim veya kimler tarafından gasb’edilmişti. Ma’kul şüpheli’ler, elbette ki, kendisine, “ Dayı,” diye hitab edecek kadar yakınlık gösteren, Mehmed Beyazıd ve Ahmed Arif Denizolgun kardeşlerdir. Ancak, Denizolgun Kardeş’lerin dudak uçurtacak servetleri, Hazreti Üstaz’ımızdan kızlarına  tevarüs, Teyzeleri, Hadîce Bedîa Kacar ve anneleriyle babalarından ve çok büyük servete sahip, bi’lâ veled vefat eden amcaları, Ertuğrul Denizolgun’dan  miras kalmıştır. Hem sonra bu enterne ve esâret döneminde, Denizolgun kardeşlerin müessir oldukları ve dönemin aktörleri arasında olduklarına dair, herhangi bir emareye, bilgiye sahip değiliz.

Bu karanlık dönem’de, Beyağabey ile görüşebilenler, ya da, görüştürülenler, iki elin parmakları kadardı. Aralarında bir-kaçı, Bölge idarecisi( Emîr) denilenlerden, İstanbul’da Kurs- yurt’larda, hoca veya idareci. Bunlardan ba’zılarının mal vaarlıkları dikkati çekiciydi. Fabrika kuranlar, lüks otomobil, lüks Apartman daireleri, hatta, Apartmanlar alan var.

Hakîkat’ların bir huyu vardır, mutlaka, bir gün ortaya çıkarlar. Ya suç ortaklarından birisi çıkacak, bütün olup bitenleri i’tiraf edecek, ya da b.ir başka türlü. Bir insanı ömrü boyu aldatabilirsiniz, ya da bütün insanları bir an için aldatabilirsiniz, ama, bütün insanları bütün zamanlarda aldatamazsınız.

Son zamanlarda, Sosyal Medya denilen İnternet vasatında, i’tiraflar geliyor; o dönemin aktörlerinden oldukları anlaşılıyor. Kemal Beyağabey, henüz hayatta iken, ama enterne edilmiş, esir alınmışken, Kemal Beyağabey sonrasını plânlamışlar, hatim toplantılarında, kuru fasulye ziyafet’lerinde, fitne kazanını kaynatmışlar, istikbâl ve ikbâlleri uğuruna, ba’zıları, Mehmed Beyazıd Denizolgun’u, diğer ba’zıları da, Ahmed Arif Denizolgun’u desteklemişler, gıll-u ğış’da bulunmuşlar. Fitne ateşine benzinle, meş’ale ile, gelenlerin isimlerini sarahaten yazmak yerine, ismi, 7 harf, soyadı, 8 harf, gibi, isim ve harf toto’sunu oynayıp, açıkça isimlerini yazma cesaretini göstermemişler.

Beyağabey sonrasının plânlanması yanlış değildi. Katkı vrmek isteyenlere de açık olmak şartıyla, Beytü’l- mâle el uzatmamış, ihtilaflara taraf olmamış, fitne ve fücura koşmamış, en azından tarafsız ve uzak durmuş, rüşdünü isbat etmiş, beş veya yedi kişiden müteşekkil, bir istişare hey’eti teşkil edilebilinirdi. İstişare hey’etinden öyle büyük işler beklenmemeliydi.. Zira, Hazreti Üstaz’ımızın Üveysî, olarak, tasarrufu, bi’temâmihâ ve bi’kemâlihâ devam ettiğine göre, İstişare heye’tine fazla bir iş kalmıyordu. Yeter ki, hatalı hareketlerle fesada sebebiyyet vermesinlerdi.