ru24.pro
World News in Turkish
Июль
2024

İkinci gün tansiyon yükseldi

0

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş suikastına ilişkin 22 sanıklı davanın ilk yargılamasına dün de devam edildi. Doğukan Çep’e olaydan önce 4 bin lira havale eden sanık Ufuk Köktürk savunmasında, “Doğukan Çep’le cezaevinden arkadaşız. Yakın arkadaş olduğumuz için benden para istedi. Bu cinayetin bir yerinde olsam Doğukan’la yüz yüze oturup parayı öyle verirdim. Polis sorgusunda bana MHP İl Başkanlığı’nda üç hilalin önünde neden fotoğraf çekildiğini sordular. Olcay Kılavuz’un işin neresinde olduğunu sordular. Ne için sorduklarını anlamadım, konumuz bir cinayet. 55 yıllık kurumsal bir parti, böyle bir şey olabilir mi? Yaşananlar tam bir komedi, böyle cinayet davası mı olur” ifadelerini kullandı.

ANKARA İÇİN ARAÇ İSTEDİ

Özel Harekat polislerine panelvan aracı kiralayan sanık Mustafa Uzunlar ise 27 Aralık günü Doğukan Çep ile otoparkta karşılaştığını belirterek, “Otoparka gittiğimde Doğukan da oradaydı. Ankara’ya gidip gelmek için benden araç kiralamak istedi. Bunun üzerine Çep’in araç kullandığını görmediğim için ve ehliyetinin olmadığını düşündüğüm için vermek istemedim. Yanında polisler olduğu için ve sabah erkenden teslim edeceğini belirttiği için verdim” diye konuştu. Tetikçi Özyağcı’yı Ankara’ya getiren aracı sanıklara kiralayan Mustafa Uzunlar’ın ortağı tutuklu sanık Osman Bayraktar, “Olaya dahilim yoktur. Suçsuzum” savunmasında bulundu.

ADRESLER UYDURMA

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) personeli olduğunu iddia eden tutuklu sanık Çağlar Zorlu ise “Tolgahan Demirbaş ile uydurma adres mesajlaşmalarım dışında bu davayla bir ilgim yoktur. Demirbaş ile sohbet ortamında konuşurken bilgisayar programlarına olan bilgim nedeniyle bana ‘Buna da bakabilir misin?’ dedi ve ben de uydurma iki tane adres verdim. Emniyet’e davet edildiğim gün beni davet eden polisler bana ‘HTS kayıtlarına baktım bu adreslerin alakası yok gerçekten, seni göndeririz’ dediler. Ben de ifademi imzaladım. Emniyet’te imzaladığım ifadede başka şey yazmışlar. Tek cahilliğim okumadan bu ifadeyi imzalamam oldu. Demirbaş bana ‘Protesto yapılacak biri var’ dedi. Ben önemsemedim, her türlü uydurma adres söyleyeceğim için umursamadım” ifadelerine yer verdi.

BELKİ FİDAN’A GİDERİZ

Savcılıkta verdiği ifadesinde dahili dışında eklemeler olduğunu iddia eden Zorlu, “Polislerin yazdıkları, oluşturdukları şablon işte efendim. Savcı Durmuş Ali Kaya, ‘Burada MİT’çi var. Bunu ekleyelim, belki Hakan Fidan’a gideriz’ diyerek oluşturduğu bir dosya bu. Diyorlar ya hani ‘kalemi kırılmış’ diye. Benim kalemim kırılmış asıl. Ben o cezaevine ağzımla kuş tutsam da girecekmişim efendim. Tahliyemi istiyorum” dedi.

ARACI SIKLIKLA KULLANIRIM

Olay günü sanık Tolgahan Demirbaş ile İstanbul’a giden Ülkü Ocakları yöneticisi sanık Emre Yüksel, Sinan Ateş’i tanımadığını belirtti. Ateş’in avukatı Ali Yücel’in plakasını sordurtmasına ilişkin Yüksel, “Mesajda Sinan Ateş’in ‘S’sini bile geçirmemişim. Ben bir plaka atmışım Ali Yüksel’in plakası çıkıyor. Mesajın üzerinden 1,5 yıl geçmiş. Bu mesajı attığımı iddianamede görünce hatırladım” savunmasında bulundu. Olay günü akşamı Demirbaş ile Ülkü Ocakları’na kayıtlı “06 AT 5021” plakalı araçla İstanbul’a gittiklerini açıklayan Yüksel, “Ülkü Ocaklarına tahsisli, ben yönetici olduğum için kullanıyorum. Bu aracı ben sıklıkla kullanıyorum. Uzun yolda konforlu olduğu için seçtim” ifadelerini kullandı.

EV SAHİBİ NE DEDİ?

Doğukan Çep, Eray Özyağcı ve Vedat Balkaya’nın Ankara’da konakladıkları evin sahibi Aytaç Ataç, “Olayın hiçbir yerinde yokum. Cenaze görüntüsü görünce çok üzüldüm. Çocuklarının ağlamasına çok üzüldüm” dedi.

Savcı sahte delil oluşturdu!

Tolgahan Demirbaş’ın avukatı olan ve soruşturma kapsamında tetikçinin kaçırılmasına katıldığı şüphesiyle tutuklu yargılanan avukat Serdar Öktem dosyanın önceki savcılarının cinayeti MHP’ye yüklemek için soruşturmalarda yönlendirme yaptıklarını iddia etti. Öktem, soruşturma kapsamında gözaltına alınmasına yönelik çıkan haberlere ilişkin, “Gözaltı kararı çıkınca başta Cevheri Güven olmak üzere ne kadar devlet düşmanı varsa haber yaptı. Onlar hakkında suç duyurusunda bulunmak için Ankara’ya geldim. Cinayet Büro’ya gittim. Gözaltı kararımın olmadığını söylediler. Daha sonra ilgili başsavcı vekili tarafından sahte delil oluşturuldu” dedi.

Mahkemede şifre krizi

Avukat Serdar Öktem, soruşturmanın usulsüz olduğunu savundu. Soruşturma esnasında savcının, ‘Milliyetçi Hareket Partisi üyesi misin?’ sorusuna Öktem, “Evet onur ve şeref duyuyorum” dediğini anlattı. Mahkeme Başkanı’nın “Telefon şifreni hatırlıyor musun?” sorusuna Öktem “Telefon şifremi hatırlamıyorum” cevabını verdi. Sinan Ateş’in avukatı, “Şifreyi hatırlasaydınız verir miydiniz? 22 sanıktan 21’inin telefonu incelendi, Öktem’in incelenmedi. Hatırlasaydı şifreyi verir miydi?” diye sordu. Öktem, “Avukatlık Kanunu 36. madde kapsamında vermezdim” dedi. Avukat, “Telefonda yalnızca müvekkillerinizle mi görüşüyorsunuz?” diye sorunca sanık müdafileri itiraz etti. Gerginlik çıkması üzerine mahkeme başkanı “Yeter” diye bağırdı.

Polislere ‘tutanak’

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden yargılama sırasında sanık avukatları ile Ateş ailesinin avukatları arasında gerginlik çıktı. Gerginlik devam edince mahkeme başkanı, Ateş ailesinin avukatının dışarı çıkarılması talimatı verdi. Başkan, Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel'i mahkemenin talimatına rağmen dışarı çıkarmayan Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Düzgün dahil olmak üzere polisler hakkında tutanak tutulmasına karar verdi.


Bahçeli’nin adını ver kurtul