Türkiye soykırım davasına müdahil oluyor: Uluslararası Adalet Divanında beyanda bulunulacak
Uluslararası Adalet Divanı (UAD), 26 Ocak tarihinde, İsrail aleyhine açılan 'soykırım' davasında ihtiyati tedbir talebine ilişkin kararını açıklamış, terör devletinin talebini reddederek 'soykırım davasının esastan görülmesine' hükmetmişti. Adalet Divanı, İsrail aleyhine ileri sürülen iddiaların 'makul seviyede' ispatlandığına karar vermişti. Gazze'de yaşanan can kayıplarından derin endişe duyduklarını kaydeden divan üyeleri, İsrail'in bir ay içinde mahkemeye rapor vermesini kararlaştırmıştı.
Uluslararası Adalet Divanı'ndan tarihi karar: İsrail soykırımdan yargılanacak!
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Takipçisi olacağız
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail ile ilgili verdiği 'soykırımla yargılama' kararına ilk değerlendirmesinde, "Uluslararası Adalet Divanı'nda Gazze'deki insanlık dışı saldırılarla ilgili alınan ihtiyati tedbir kararını değerli buluyor, memnuniyetle karşılıyorum. Türkiye olarak ateşkesin tesisi ve kalıcı barışa giden yolun temini adına tüm gücümüzle çalışmaya ve Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz." açıklamasında bulunmuştu.
"Belgeleri vermeye devam edeceğiz"
Erdoğan, İsrail'e soykırım davasına ilişkin yaptığı açıklamada ise, "Şu an itibarıyla savunmalarını zaten yapmaya başladılar. Fakat bizim vermiş olduğumuz bütün belgeler ciddi manada Lahey'de iş görüyor. Bu belgeleri artırarak vermeye devam edeceğiz." demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Lahey'den çıkan İsrail kararına ilk açıklama: Takipçisi olacağız
Türkiye soykırım davasına müdahil oluyor
Türkiye, Uluslararası Adalet Divanında, İsrail'in işgal altında tuttuğu Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin duruşmada 26 Şubat'ta beyanda bulunacak.
Takvim netleşti: 52 devlet sözlü sunum yapacak
UAD, İsrail'in Doğu Kudüs dahil işgal altında tuttuğu Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki neticelerine ilişkin verilecek danışma görüşünde sözlü sunumların takvimini açıkladı.
Buna göre aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 52 devletin yanı sıra Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Afrika Birliği'nin her biri 19-26 Şubat tarihleri arasında otuzar dakika sözlü sunumlarını gerçekleştirecek.
Sözlü beyanlara 19 Şubat TSİ 12:15'te Filistin'in sunumuyla başlanırken son sözlü beyan 26 Şubat tarihinde TSİ 16.00'da Maldivler tarafından yapılarak duruşmalar sona erecek.
İsrail'in, işgal altında tuttuğu Filistin'deki uygulamaların hukuki sonuçlarına ilişkin Türkiye'nin sözlü beyanı ise 26 Şubat Pazartesi TSİ 12:00-12:30 arasında yapılacak.
Danışma görüşleri bağlayıcı değil
Divan'ın temel görevleri arasında devletler arasında ortaya çıkan hukuki ihtilafları, uluslararası hukuka uygun şekilde çözmek ve kendisine yönlendirilen hukuki konularda danışman görüşü bildirmek bulunuyor.
UAD bu meselede, BM Genel Kurulunun talebi üzerine, İsrail'in, işgal ettiği Filistin'deki politikaları ve uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin bağlayıcı olmayan danışma görüşü verecek.
Uluslararası Adalet Divanının Lahey Barış Sarayı'nda halka açık yapılacak duruşmalar canlı yayınlanacak.
Divan önünde bir danışma görüşüne ilk defa bu kadar çok sayıda devletin yazılı ve sözlü beyanda bulunduğu görülürken, yazılı beyanda bulunan İsrail'in sözlü duruşmalarda yer almaması dikkati çekti.
İsrail'in soykırım suçlamasıyla yargılandığı davadan farklı
UAD'nin, 19-26 Şubat tarihleri arasında 52 devlet ve 3 uluslararası kurumun sözlü beyanlarını dinleyeceği danışma görüşü, Güney Afrika'nın İsrail aleyhine Soykırım Sözleşmesi'nin ihlali sebebiyle açtığı davadan farklı olarak, iki devlet arasında ihtilaflı bir davaya ilişkin olmayıp, sadece İsrail'in Filistin'i işgalinin hukuki sorumluluğuna ilişkin Divan'ın bağlayıcı olmayan hukuki görüşünü içeriyor.
BM Genel Kurulu görüş istemişti
BM Genel Kurulu Özel Siyasi ve Dekolonizasyon Komitesi 30 Aralık 2022 tarihli kararında Uluslararası Adalet Divanından, 1967'deki savaştan bu yana İsrail'in faaliyetleri sonucunda Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme hakkının reddedilmesinin hukuki sonuçları hakkında görüş bildirmesini talep etmişti.
BM Genel Kurulu, Divan'a yönelttiği ilk soruda "İsrail'in Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinden, Kudüs'ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik tedbirler de dahil olmak üzere 1967'den bu yana işgal altında tuttuğu Filistin topraklarını uzun süreli işgal, yerleşim ve ilhak etmesinden ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinden kaynaklanan hukuki sonuçlar nelerdir?" ifadelerini kullanmıştı.
ICJ'den danışma görüşü vermesi istenen ikinci soru ise "İsrail'in yukarıdaki belirtilen politika ve uygulamaları işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilemektedir ve bu statünün tüm devletler ve Birleşmiş Milletler için doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir?" şeklinde ifade edilmişti.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu ülkeler ve uluslararası kurumlar, danışma görüşü verilecek sorular hakkındaki kendi tutumlarını içeren yazılı beyanları Divan'a sunmuştu.
BM Genel Sekreteri Guterres: Uluslararası Adalet Divanının kararlarına tüm üyeler uymak zorunda