Sık seyahat ediyoruz yasak koymayın
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras, 3 Şubat’taki Genel Kurul'daki konuşmanın ardından ‘gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma’ suçlamasıyla ifadeye çağrıldı. İstanbul Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmada ifade veren 2 TÜSİAD yöneticisi hakkında yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol kararı verildi. Turan ve Aras seyahatlerini gerekçe göstererek yurt dışına çıkış yasağı talebinin reddini istedi.
ÇİN VE ABD’YE GİDECEĞİM
Savcılık sorgusunun ardından 2 TÜSİAD yetkilisi adli kontrol istemiyle İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. TÜSİAD Başkanı Turan, buradaki savunmasında yalıtım sektöründe faaliyet gösteren şirketiyle 80’e yakın ülkeye ihracat yaptığını belirterek, “Yoğun yurt dışı seyahatim oluyor. Ticaret Bakanımız ile yurt dışına gidiyorum, mart ve nisan ayında Çin ve ABD seyahatlerim olacak. Yapay zekâ ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Orada da Türk girişimcileri bir araya getirmeye çalışıyoruz” diyerek yurt dışına çıkış yasağı talebinin reddini istedi.
ADRESİMİ HERKES BİLİYOR
Türkiye’nin yatırım ortamının geliştirilmesi amacına yönelik konuşma yaptığını belirten TÜSAİD YİK Başkanı Ömer Aras ise, “40 yıldır adresim ve işim herkesçe biliniyor. 33 yıldır aynı evdeyim. 38 senedir aynı işte çalışıyorum. Uluslararası bir bankanın 15 yıldır yönetim kurulu başkanıyım. 70 yaşındayım. Bu bankanın başında olduğum için yurt dışı ile temaslarım oldukça yoğun. Başta Katar olmak üzere birçok ülkeye gidiyorum, bankamızda 15 bin kişi çalışıyor. Türk ekonomisine katkı sağlamaya çalışıyoruz, yurtdışına çıkış yasağının uygulanmamasını talep ediyorum” dedi. Sevk edildikleri hakimlikçe TÜSİAD yöneticileri Aras ve Turan'a, adli kontrol şartı ve yurt dışına çıkış yasağı getirildi.
Dezenformasyon ve yönlendirme
Turan ve Aras hakkında dernek genel kurulundaki konuşmalarında kullandıkları ifadelere ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında nöbetçi sulh ceza hakimliğinin karar yazısına ulaşıldı. Yazıda, “Şüphelilerin yaptıkları konuşma içeriği ve savunmalarında da belirttikleri üzere yalnızca basın aracılığıyla bilgi sahibi oldukları ve içeriğini bilmedikleri olaylara ilişkin yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı dezenformasyon içerikli beyanlarda bulundukları” aktarıldı.