ru24.pro
World News
Ноябрь
2024

ACILAR VE KAVANOZLAR

0
Hepimiz hayatımız boyunca birçok sorunla karşılaşmış ve bunları çözmek için farklı yollara başvurmuşuzdur. Kimi zaman bu çözüm yolları, her yeni sorunda bizim için tandık hale gelir ve artık zamanla yine benzer sorunlarla karşılaşmamak için uygun çözüm yollarını buluruz. Öğrendiğimiz her şey arasında bir ilişki kurarız. Bu ilişki ne kadar akılcıysa, çözüm yollarımız ve muhakememiz de o kadar akılcı olur.

Bu durum sadece mantıklı çözüm arayışlarımız için değil üzüntü hatta yas durumları için de geçerlidir. Ayrılık, terk, ölüm gibi yoğun acı veren duyguların üstesinden gelmek için zamana ihtiyacımız olduğu kadar farkındalığa da ihtiyacımız vardır. Bu süreçlerde ihtiyacımız olan son şey nasıl üzülmememizin söylenmesi ise, ihtiyacımız olan ilk şey de bu sürecin yaşanmak zorunda olduğunu bilmemizdir.

Yasın hayatımızdaki yerini Tonkin Modeliyle anlatan Lois Tonkin, bu modeli kavanozlarla somutlaştırır. Tonkin’in kavanozları bizi, içlerinde bulunan siyah top da acımızı, kederimizi, yasımızı temsil eder. Hep sandığımız gibi acımızın ve kederimizin zamanla azalmadığını söyleyen Tonkin der ki: “İnsanlar acının zamanla azaldığına inanma eğilimindedir ama aslında bizler zamanla acımızın etrafında büyürüz.”



Acılardan öğreneceklerimiz var

Her zaman bizi mutlu eden deneyimler yaşamayız, acılarımız da bizi biz yapan unsurlardandır. Nasıl ki mutluluk ve heyecan sürekli değilse; doğa, şu iki şeyin aynı şiddette hissedilmesine de asla izin vermez: Acı ve ağrı. Yani aslında acımız hep orada öyle durur ancak hayatımızı sürdürebilmemiz için beynimiz ve bedenimiz ondan büyük olmamızı zorunlu kılar. Bu zorunluluk bize baş etme becerisi ve yeni öğrenme deneyimleri de kazandırır.

Öğrenme deneyimlerimiz kalıcı hale gelmesi için de öğrendiğimizi düşündüğümüz şeylerin içinde bulunduğumuz durumda ve bu durum ortadan kalktıktan sonra da sürdürülebilir olması gerekir. Ancak o zaman bir duruma ilişkin “Bana çok şey öğretti” deme şansımız var. Aksi halde bir Şaman öğretisinde de dendiği gibi ‘ders, biz öğrenene kadar devam eder.’