ru24.pro
World News
Октябрь
2024

İNSANI ANCAK MERAK KURTARABİLİR

0

“Bir şeyi anlamak, onu o şeyin içinden görebilmektir.” der, Filozof İoanna Kuçuradi. Kendi içimizi görmekse sahip olduğumuz düşünce ve inançlar ile sahip olmadıklarımızı fark edebilmekle başlar. Sahip olduklarımızla olmadıklarımız arasındaki tutarsızlık bizi rahatsız eder. Bu nedenle sahip olmadığımız düşünceler üzerine düşünmemeyi tercih ederiz. Üzerine düşünmeyince olan’la olmayan’ı muhakeme edemez, çoğu zaman etmek istemez, olmayan’a uyum sağlayamayız. Çünkü bizim gerçeğimiz, (zihnimizde) olan’dır.

Sizden kendi içinizde şu soruya cevap vermenizi istesem, cevabınız ne olurdu: “Doğruluğuna inandığınız şeylerle inanmadıklarınızı kabul düzeyiniz ve onları sorgulama eğiliminiz yakın oranda mı?” Genellikle değildir. Çünkü doğru olduğuna inandıklarımıza çabuk uyum sağlarız. Bunları zihnimizdeki diğer doğrularla aynı sıraya oturtur, birbirlerini destekleyen veriler olarak görürüz. Ancak inanmadıklarımızı doğrulama ihtiyacı duyar, onlara “Orda bi’ dur bakalım!” deriz.

Örneğin; bir televizyon programında görüş belirttiği alanda herhangi bir deneyimi olmayan bir uzmanın söyledikleri, onunla aynı görüşte isek zihnimizde ‘Gerçekler Sınıfı’ndaki yerini alır. Ama aynı görüşte değilsek; uzmanın alan deneyiminin olmaması, söylediklerini reddetmemiz için yeterli bir neden olabilir. Fazlasını merak dahi etmeyebiliriz.

Uyum ve Çelişki

Uç noktalardaki yargılara ne kadar kolay ulaşırsak diğer uçtakilerle kutuplaşmamız o kadar artar. İkna edici bir iletişim içinde olmadığımızda bilginin kaynaklarını ve dayanaklarını sorgulamayız. Oysa düşüncelerimiz ve tutumlarımız, diğerleriyle olan ilişkilerimizin de tutarlı olmasını ister. Çünkü hepimizin psikolojik olarak tutarlı olmaya ihtiyacı vardır. Bu tutarlılığı sağlamak için de sosyal ilişkilerimizden takip ettiğimiz kitle iletişim araçlarına kadar her alanda mevcut düşüncemizin aksi bir görüşle karşılaşma ihtimalini düşürerek zihnimizdeki dengeyi korumayı sürdürürüz.

Biliş, uyum ister. Uyumu da tutarlılık sağlar. Zihnimizin çelişkinden sıyrılıp kendini dengeye getirmesi için iki seçenek söz konusudur: Ya kendi düşüncelerimizi değiştireceğiz ya da mevcut düşüncelerimizin (bizce) haklı dayanaklarına tutunacağız. İkincisine daha meyilli olduğumuzu ve bunun daha kolay olduğunu biliyoruz. Düşüncelerimizi değiştirmemizi sağlayacak şey ise, meraktır. Yani değişmek için buna açık olmak, anlamak için merak etmek gerekir. Maruz kaldığımız manipülasyonun etkisinden kurtulmanın da önemli bir adımı olan merak ve ‘Neden?’ sorusunu sormak; öğrenme, düşünme ve yargılama süreçlerinin de önemli bir parçasıdır.

İnsan olarak siyasetten eğitime, bilimden sağlığa her konuda görüşlerimizle örtüşen bilgilere inanmaya eğilimli olduğumuzu düşündüğümüzde belki çoğumuz için ‘Neden?’ sorusunun yanıtı, ‘Çünkü öyle!’den ibaret olabilir. Oysa merakımız devrede olursa yok saydığımız gerçekleri işleme şeklimize de var saydıklarımız gibi yaklaşarak daha objektif bir bakış açısı yakalayabiliriz. Zihnimiz taraflı bir netliği her zaman çelişkiye tercih etse de insanı ancak merak kurtarabilir. Doğru bilgiye ulaşma merakı.