ru24.pro
World News
Октябрь
2024
1 2 3 4 5 6 7 8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31

KIRILMADIK NE KALDI? - 67 -

0

Lefkoşa Sarayönü meydanında devletinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunu ilan eden rahmetli Sn. Denktaş’ın hemen yanı başında yaşlı gözlerle halkının o büyük coşkusunu izlemiştir.

Ama uzun ve çok meşakkatli bir mücadeleye adanan hayatı yorgun düşmüş, hayatının son anına kadar hizmet etmekten gurur duyduğu Kıbrıs Türk Halkından, yakalandığı hastalık nedeniyle ayrılmak zamanı gelmiştir ne yazık ki…

Londra’nın Westminster adlı bölgesinde bir hastanede, uzun süre devam eden bir tedavi sonrasında 15 Ocak 1984’te, 78 yaşında hayata veda etmiştir.

Cenazesi, Lefkoşa yakınında ki, Hamitköy bölgesinde bulunan ve oraya gömülene kadar Mumcu Tepesi olarak bilinen yere defnedilmiş. Anıt Mezar’ın yer aldığı bu tepeye o günden sonra Anıt Tepe adı verilmiştir.

20 Temmuz 1974 tarihinde 26 yaşında genç bir üsteğmen olarak katıldığım Kıbrıs savaşlarından bugüne 41 yıl geçti...

Ardımda kalan bu uzun sürece rağmen, o topraklarda savaşan bir Kıbrıs Gazisi olarak, Kıbrıs’a olan sevdam, bu toprakların özgürlüğü ve bağımsızlığı için seve, seve hayatlarını feda eden şehitlerimize olan vefa borcum, onların kan ve can bedelini savunmam, son nefesime kadar sürecektir.

Ata yadigârı Kıbrıs adasının ‘O Gazi Topraklarında’ tarihin hiçbir döneminde ne Rum’a, ne de İngiliz’e diz çökmeyen Kıbrıs Türk’ünün, Türkiye ile Mehmetçikle birlikte can ve kan bedeli ödeyerek kurmuş olduğu, 32 yıldan beri dimdik ayakta duran Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin bölgedeki varlığı bu gerçeğin ta kendisidir…

Kıbrıs Milli Davamızın değişmeyen/değiştirilemeyecek önemli hususları nelerdir?  

“Bugün mümkün olmayabilir, belki yarında olmayacak ama bir gün mutlaka tüm Kıbrıs Türk olacak.’’

50’li yıllardan günümüze yarım asrı geride bırakan bir dava: Kıbrıs Milli Davamız.

Ada tarihinin hiçbir döneminde Rum’a ve İngiliz’e asla diz çökmeyen,  ata yadigârı Kıbrıs adasının yıllardır serdarlığını, o Gazi toprakların türbedarlığını yapan; şehitlerimizin emanetine sahip çıkan bir halk: Kıbrıs Türk Halkı

40 yıl önce özgürlüğüne kavuşmuşlar; Türkiye’ye, Türk Milletine olan bağlılığından, sadakatinden hiçbir zaman vazgeçmemişler, liderlerinin öncülüğünde Akdeniz’de bağımsız bir devlet kurmuşlar.

Büyük Atatürk’ten bize emanet Kıbrıs Türk’ünün Kıbrıs adasında kurduğu son Türk Devleti, Akdeniz’de düşmeyen, düşürülemeyen son kalemiz; adı:

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti…

15 Kasım 1983 tarihinden beri yaşayan, her geçen gün Anavatan Türkiye’nin vermiş olduğu büyük destek ve yaptığı katkılarla büyüyüp gelişen, bulunduğu coğrafyada yıldız gibi parlayan bir gerçektir.

Kıbrıs Milli Davamızın Lideri rahmetli Sn. Denktaş ölümünden kısa bir süre önce ne demişti?

“Devletsiz kalmak, her şeyiyle aciz kalmak demek, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur. Kıbrıs Türk Halkı, Türk Milletinin ayrılmaz, kopmaz bir parçasıdır.’’

 Bu söylem;

Ömrünü Kıbrıs Türk’ünün bu haklı davasına adayan bir devlet adamının; kurucu Cumhurbaşkanlığını yaptığı bu genç cumhuriyetin yurttaşlarına, verebileceği en anlamlı mesaj, akıllardan çıkarılmaması gereken unutulmaz bir vasiyettir.

Ancak son dönemde bu devleti görmezden gelerek, Kıbrıs Türk’ünü Rum’a yamalamak isteyen AB’nin, ABD’nin, İngiltere’nin yani adadan asla elini çekmeyen bu emperyalistlerin ve hatta Güney Rum Kesimi ile aynı zihniyeti taşıyan ama ne yazık ki, hala KKTC’de var olan ‘Birleşik Kıbrıs Hayalperestlerinin’ Kıbrıs’ı bilinen amaçları doğrultusunda ele geçirme çabaları da, bir daha silinmemecesine yakın tarih sayfalarımızda yerini almıştır.

‘Annan Planı’ öncesi ve sonrasında Kıbrıs Türk Halkına oynanan oyun, Türkiye’nin AB müzakerelerinin başlaması sürecinde Kıbrıs’ta kazanılmış yasal haklarımızın nasıl feda edilmek istendiği, o süreçte KKTC’nin siyaseten en üst makamında oturanlarının, Güney Rum kesimi yöneticileriyle birlikte hedefledikleri ortak amaçlar ve Türkiye’de ki yönetimin, bu sürece vermiş olduğu destek de unutulmuş değildir!

Bu sürece karşı çıkan, adanın Rum’a teslim edilemeyeceğini, Kıbrıs Türk Halkının bağımsızlığını savunanlara, vatanını, bayrağını seven ve Türk Milletinin bir parçası olmanın gururunu taşıyanlara; ‘Marjinal Gürültücüler’ diye tanımlayanların, ‘Biz Yenilikçiyiz’ , ‘Yepyeni Ufuklar Bizleri Bekliyor’, ‘Rumlardan Daima Bir Adım Önde Olacağız’ söylemleri de hala kulaklarımızda yankılanmaktadır!