Erdemli insan ve toplum etkileşimi
Kur’an’da peygamberler kendilerine tabi olan inanan insanlar için birer örnektir. Bu durum Kur’an’da, “Andolsun, Allah’ın Resulü'nde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 21) ayetiyle ifade edilir. Bu ayette ifade edilen Peygamber Efendimiz'in “En güzel örnek” oluşu müminler için geçerlidir. Yani getirdiği dine inanan insanlar açısından örnek ve rol model olmaktadır. Çünkü peygamberler, insani yetkinlik açısından en üst seviyeye çıkmış insanlardır. Diğer insanlar onlar gibi yaşayarak kendi yetkinliklerini elde etme yoluna giderler. Bu açıdan günlük hayatlarını tasarlarken, ibadet ve ahlaki yaşantılarını oluştururken, diğer canlılarla ilişkilerini düzenlerken hep peygamberin yaşantısına bakarak yön verirler. Çünkü peygamber kendine vahyedilen kitabı en iyi anlayan ve en iyi uygulayan (teori ve pratik olarak) insandır. Bundan dolayı peygamberler, inananlar ve peygambere tabi olanlar için en iyi örnektir.
ERDEMLERİ YAŞAMAK ZORDU
Peygamberin durumunu değil de yetkinleşmiş insanın kötü ve bozuk bir toplumda tek başına kaldığı zaman ne yapması gerektiğini Farabi ve İbn Bacce eserlerinde ortaya koymaya çalışmışlardır. Çünkü iyi toplumlarda erdemleri yaşamak kolaydır. Ancak kötü ve bozuk toplumlarda erdemleri yaşamak oldukça zordur. Farabi erdemsiz bir şehirde yaşayan erdemli bir insanın zamanla erdemlerini kaybetmesi ile karşı karşıya kalacağını ve yetkinlik özelliklerini kaybedeceğini düşünür. Bu yüzden Farabi, erdemli insanın kendini koruyabilmesi için, erdemli bir toplum bularak oraya göç etmesinden yanadır. Hatta Farabi, erdemli ve yetkin bir insanın erdemsiz bir toplum içinde yaşamaktansa kendini imha etmesi gerektiğini savunur.
TEK BAŞINA MI KALMALI?
Diğer taraftan İbn Bacce, Tedbiru’l-Mütevahhid adlı kitabında toplum içinde yalnız kalmış, kendi değerlerine sahip ve yetkinleşmiş insanların o toplum içinde nasıl davranması gerektiğini tartışırken Farabi’den farklı düşünür. Çünkü İbn Bacce’nin toplum ve siyaset anlayışı Farabi’nin teorik anlayışının aksine, Mağrib’de yirmi üç yıl vezirlik görevi yapmasından dolayı düşüncelerini uygulama imkanı bulması ve toplumu daha iyi tanıması bakımından değişiklik arz etmektedir. O, Farabi gibi erdemsiz bir toplum içinde yaşayan bir yetkin ve erdemli insanın önce erdemli bir toplum bulması durumunda oraya göç etmesi gerektiğini savunur. Ancak İbn Bacce, Farabi’nin erdemsiz toplumda kalan ve gidecek erdemli bir toplum bulamayan yetkin insanın kendini imha düşüncesinin aksine, erdemli bir toplum bulamadığı takdirde, erdemsiz bir toplumda yaşayan erdemli Müteahhidin kendini toplumdan soyutlayarak başka bir deyişle inzivaya çekilerek, tek başına yetkinliğini artırması gerektiğini savunur. İbn Bacce, bu düşüncesini temellendirirken erdemli insanın erdemsiz toplumdaki insanlar için rol model olmasını amaçlamaktadır. Çünkü iyi örnekler her zaman yıldız gibi parlayarak diğer insanlara yol gösterir.
İNSANLARI DÖNÜŞTÜREBİLİR
Peki bu durumun Kur’an’da bir örneği var mıdır?
Yukarıda ifade ettiğim iki örnek aslında Kur’an’da ifade edilen ve Hz. İbrahim için: “Muhakkak ki İbrahim, şirke isyan ederek, Allah’a gönülden yönelen [hanîf], tek başına bir ümmet idi. O asla şirk/ortak koşanlardan değildi.” (Nahl, 120) ayeti Farabi’nin erdemli insanın erdemsiz ve bozuk toplumda yaşamaktansa kendini imha etme düşüncesini değil İbn Bacce’nin ifade ettiği erdemli insanın erdemsiz insanlara rol model olarak toplumda görünür olmasını tavsiye eder.
Sonuç olarak erdemli ve yetkinleşmiş insanlar, toplum içinde kalarak hem kendilerini kötülüklerden koruma yoluna gidecek hem erdemli yaşamı arayan insanlara örnek olacaktır. Bu durum, azimli ve mücadele gücü kuvvetli bir insanın tek başına kaldığında bile insanları dönüştüreceğinin bir göstergesidir.