Kontrol Edebildiklerimiz ve Kontrol Edemediklerimiz...
Hayatınızda “kontrol edemediğiniz şeyler” ve “ kontrol edebildiğiniz şeyler” vardır. Kontrolünüz dışındaki şeyler, kişiler, durumlar üzerine kendinizi değersiz, yetersiz hissettiğiniz olumsuz düşünce döngüsü içerisinde olduğunuz şeylerdir.
Mesela kontrol edemediğimiz şeyler arasında; başkalarının düşünceleri, tavırları, sözleri, davranışları, seçimleri, fikirleri, duyguları, geçmiş deneyimler, hava durumu, doğal afetler vb. bu durum ve olayları değiştirmek ve kontrol etmek isterseniz bir süre sonra kendi amaç ve hedeflerinizin dışına çıkıp enerjinizi boş yere bu sarmala harcar, konuşur, eleştirir, kızar ve tekrar başa dönersiniz.
Peki bu konuda ne yapılabilir? Kontrol edemediğin şeylere odaklanmak yerine kontrol edebileceğin neler var istersen onlara bakalım. Mesela; yaşam tarzın, inançların, karar ve seçimlerin, sınırların, sözlerin, davranışların, tepkilerin, alışkanlıkların, hataların, tavırlarına yönelmek olumlu bir perspektif geliştirmenize yardımcı olabilir. Şimdi şöyle düşün; kendinle ilgili eksik yanlarını fark edip onları geliştirmen, güçlü yanlarının farkında olman kişi olarak sana psikolojik sağlamlık verir.
Bir durum ve olay olduğunda herkes kendi penceresinden durumu değerlendirir. Ben haklıyım, sen haksızsın, yanlış yaptın. Peki kaç kişi kendine dönüp kendi davranışlarını objektif bir biçimde değerlendirebiliyor. Bunun üzerine bir düşünün bakalım, neleri fark edeceksiniz. Hemen emekleri yok saymak, hemen durum değerlendirmesi yaparak tavır almak, yaptığını hiç etmek, insani ve olgun bir davranış mıdır? Kime göre, neye göre bu söylediğin şeyler veya kuralları kendin koyarak ne yapmaya çalışıyorsun? Çok çabuk harcamaya başladık. Ölüm acısında dahi karşı tarafta, insanlarda kusur aramak, eleştirmek, acıya saygı duymamak ya da bir hareketi gözünde çok büyütürken asıl yapılan iyiliği, güzelliği görmezden gelmek… Siz, biz, O, Bu, Şu ne ara bu hale geldik?
***
Bir de kontrol etmeyi artık takıntı haline getirmek ve her işi çok ayrıntılı düşünmek bir hata veya yanlışta “bak gördün mü, ben yapmayınca kimse işi doğru yapamıyor” demek. Aşırı endişe, içten içe kişinin ruhunu kemiren bir duygu durumudur. İşin tabi ilginç kısmı aşırı kontrol eden kişilerini bu durumu başkalarına doğal bir şey gibi göstermesidir. Peki bu kontrolcülüğün rahatsızlık boyutu yani psikolojik bir danışmanlık alma durumu nasıl anlaşılır? Eğer bu mükemmeliyetçiliğiniz bedeninizi, ruhunuzu, zihninizi ele geçirmeye başladıysa, çevreniz bu davranışlarınızdan rahatsız olmaya başladıysa anlayın ki profesyonel bir yardıma, desteğe ihtiyacınız var. Bu ne ayıp ne de utanılacak bir durumdur. İnanın mideniz ağrıdığında koşarak doktora gitmenizden farklı bir durum değildir.
Şunu da unutmayalım, işlevsel kaygı gereklidir. Yolun karşısından bir araç üzerine üzerine geliyor. Tabi ki, kaygı duyup kenara çekilmen seni korur. İş yerinde, özel günlerde küçük bir stres işe yarayabilir. İşleri düzenler ve bitirmeye çalışırsın. Fakat ne zaman ki, normalin dışına çıkmaya başlarsan artık bir destekle katı kuralcı, titiz düzenli kişinin yardım alması kaçınılmazdır.
***
Hayatta denge ne kadar önemli değil mi? Vurdumduymaz, gamsız, sorumluluk almayan, sürekli etrafı dağıtan, hazıra konan kişinin rahatlığından, rahatsızlık duymayan az gibidir. Hayatınıza dengeyi ve kontrol edebildiğiniz şeyleri ön plana alırsanız hem siz hem aileniz hem de toplum daha dengeli ve üretken, huzurlu olabilir. İnsanları huzursuz etmeyi çok iyi yapabilirsiniz. Unutmayın ki, varlığı ile huzur vermek gibisi yoktur.