KIRILMADIK NE KALDI? (35)
... Dünden devam
PKK’nın yurt dışında ki uzantılarının rahatça faaliyet gösterdiği, bürolar açtığı, politika yaptığı Avrupa’nın pek çok ülkesinde; benim ülkemde yaşananların ne kadarı, bu yorum sahibi ülkeler tarafından bilinmekteydi?
PKK terörü nedeniyle ülkemizde yitip giden canların, yakılıp yıkılan malların, terk edilen evlerin, ekilememiş toprakların bu acılı görüntüleri; terörün tüm acılarını yaşayan insanlarımızın dökmüş olduğu gözyaşları onları ne kadar etkileyip, ilgilendirmişti?
Ateş hep düştüğü yeri yakmıştır. Terör ateşi de, hala yıllardan beri benim ülkemi yakmakta; ülkeme acılı gözyaşları döktürmektedir.
2009 yılına baktığımızda; ülkemizin dış ilişkilerinde yaşanan çok önemli bir olay öne çıkacaktı! İsviçre’nin Davos kentinde, Başbakan Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı arasında yaşanan gerginlik!
Ocak ayında İsviçre’nin Davos kentinde yapılan Dünya Ekonomik Forumu’nun bir oturumunda; İsrail Cumhurbaşkanı Perez’in, Gazze’ye yaptıkları saldırıları savunurken, diplomatik nezaket sınırlarını aşan sert bir üslupla, sesini yükselterek ve parmağını Başbakan Erdoğan’a uzatarak ateşli bir biçimde yapmış olduğu konuşmasına Başbakan Erdoğan yanıt verirken;
Toplantı moderatörünün, kendisini susturmak için kolundan tutarak müdahale etmesi (ki, böylesi bir durum T.C Devletinin Başbakanına yapılmış olup, bu nezaketsizlik, haddini bilmezlik asla kabul edilemezdi ) üzerine;
Başbakan Erdoğan’ın çok haklı olan tepkisi sonucunda;
Birkaç kez: ‘’One Minute’’ sözcüğünü kullanmış; ’’Daha da Davos’a gelmem’’ diyerek toplantıyı terk etmişti.
Başbakan Erdoğan’a yapılan bu nezaketsizlik, Türkiye’de olduğu gibi; özellikle Orta Doğu ve diğer Dünya ülkelerinde de yankılanmış, büyük tepkilere neden olmuştur.
Kim olursa olsun, hiç kimse, hiçbir nedenle Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsilen orada bulunan Başbakan’a öyle bir muamelede bulunmamalıydı, bulunamazdı da.
Hele, hele ardında bıraktığı mazisinde; suçsuz ve masum insanların katledilme görüntüleri olanların, ellerine bu günahsız insanların kanları bulaşanların, bu konuda söyleyecek tek bir sözü dahi olamazdı.
Başbakan Erdoğan, yurda dönüşünde AKP’lilerce kahraman gibi karşılanmış, Bazı Orta Doğu ülkelerinde ve özellikle Filistin’de Başbakan Erdoğan’ın lehinde gösteriler yapılmıştır…
2009 yılı içinde de, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili tutuklamalar devam etmiş, mahkûmiyetleri olmadığı halde uzun tutuklulukları nedeniyle asker kişilerin intihar etmeleri toplum üzerinde unutulmayan acı ve derin izler bırakmıştır.
Bence bu dönemin önemli olaylarından diğeri ise;
Hükümetin ‘’Kürt Açılımı’’ ya da, ‘’Demokratik Açılımlar’’ adı altında başlattığı ama içeriği bir türlü öğrenilemeyen, bilmediğimiz; sadece söylemlere dayalı bir sürecin başlatılması tartışmalarıydı!
Bu süreçte;
Güneydoğu Anadolu bölgemizde etkin olan DTP’nin muhatap olarak, devamlı surette İmralı’daki bebek katilini ve PKK terör örgütünü göstermesi; oralardan gelen ama kabul edilmesi mümkün olmayan taleplerin, adeta ülke bütünlüğünü tehdit eden öngörülerle dolu olması, bu sürecin uzun yıllar konuşulacağının sinyallerini vermiştir.
29 Mart 2009’da yapılan yerel seçim; bu yılın önemli olaylarından biri olmuştu:
Bu seçimlerde elinde mevcut belediyelere ilaveten İzmir’i, Diyarbakır’ı ve Ankara Çankaya’yı da alacağız iddiasıyla bu seçimlere hazırlanan AKP ( ya da, Ak Parti); bu illerin ve daha pek çok yerin belediye başkanlığını kaybederek, ülkemizin sahil kesimlerindeki belediye başkanlıklarını muhalefet partilerinin adaylarına kaptırdı.
AKP bu seçim sonucunda; İl Genel Merkezi oy oranında 1’nci parti olma özelliğini korumasına rağmen, %38,78 oy oranına kadar gerileyerek, düş kırıklığı yaşamıştır.
Ana Muhalefet Partisi CHP %23.12, diğer muhalefet partisi MHP ise; %16,04 oranında oy alarak onlarda bu yerel seçimlerde hedefledikleri oy oranını ve umdukları belediye başkanlıklarını kazanamadılar…
Devam edecek...